Weil(çünkü), denn (çünkü), ob(eğer/ olup olmayacağını), als(-dığında), seit(-den beri), obwohl(rağmen), damit(-mesi için),während(iken), bevor (-madan önce), bis(kadar)
1-) Weil : çünkü / -dığı için
Weil bağlacından sonra özne gelir cümledeki fiil en sona gider.
- Er ist fröhlich, weil er die Prüfung bestanden hat. (O mutlu çünkü sınavı geçti./ Sınavı geçtiği için mutlu.)
- Ich gehe in die Bäckerei, weil ich Brot brauche. (Ekmeğe ihtiyacım olduğu için fırına gidiyorum.)
- Weil ich Brot brauche, gehe ich in die Bäckerei.
- Die Straßen sind gesperrt, weil es geschneit hat.
- Ich kann nicht arbeiten, weil ich erkältet bin.
2-) Denn : çünkü
“Denn” bağlacı weil bağlacının yerine kullanılabilir, ancak yan cümlede öğelerin yeri değişir. “Weil” bağlacı cümlenin sonunda fiil ile bir yan tümce ortaya çıkarır. “Denn” sözcüğünün ardından bir başka ana tümce gelir ve ana cümlelerin olmazsa olmazı gibi fiil ikinci sıradadır.
- Ich kann nicht arbeiten, weil ich erkältet bin.
- Ich kann nicht arbeiten, denn ich bin erkältet.
- Her iki cümle de aynı anlama gelir: Çalışamam çünkü soğuk algınlığım var.
- Ich gehe in die Bibliothek, denn ich brauche ein Buch. (Kütüphaneye gidiyorum çünkü bir kitaba ihtiyacım var.)
3-) Ob : olup olmayacağı
- Ich möchte wissen, ob du einen Computer hast. (Bir bilgisayarının olup olmadığını bilmek istiyorum.)
- Sie fragt, ob er ihn verstanden hat. (Onu anlayıp anlamadığını soruyor.)
- Ich möchte wissen, ob du mir hilfst. (Bana yardım edip etmeyeceğini bilmek istiyorum.)
- Ich weiss nicht, ob er macht es oder nicht. (Yapar mı, yapmaz mı; bilmiyorum.)
4-) Als : -dığında/-iken
- Als Peter ein Junge war, spielte er mit Legos. (Peter bir çocukken Legolarla oynardı.)
- Als meine Oma gestern kam, brachte sie Kuchen mit. (Dün büyükannem geldiğinde pasta getirdi.)
- Als ich jung war, gab es nicht so viele Autos. (Ben küçükken o kadar çok araba yoktu.)
- Als Nico am Flughafen angekommen ist, war er allein. (Nico havaalanına geldiğinde yalnızdı.)
5-) Seit : -den beri
Seit -den beri anlamına gelir ve seit bağlacından sonra özne gelir cümledeki fiil en sona gider.
- Er hat nicht geraucht, seit er hier ist. (O buraya geldiğinden beri sigara içmiyor.)
- Ich lebe seit 10 Jahren in Antalya. (10 yıldır Antalya’da yaşıyorum.)
- Thomas hat seit zwei Jahren keinen Fußball mehr gespielt. (Thomas iki yıldır futbol oynamıyor.)
- Ich hatte ihn seit meiner Kindheit nicht mehr gesehen. (Onu çocukluğumdan beri görmemiştim.)
6-) Obwohl : rağmen
- Ich arbeite im Garten, obwohl ich keine Zeit habe. (Zamanım olmamasına rağman bahçede çalışıyorum.)
- Obwohl ich keine Zeit habe, arbeite ich im Garten.
- Obwohl wir müde sind, arbeiten wir den ganzen Tag.
(Yorgun olmamıza rağmen bütün gün çalışıyoruz.)
- Der Schüler bekam eine schlechte Note, obwohl er djen ganzen Tag gearbeitet hatte. (Bütün gün çalışmış olmasına rağmen öğrenci kötü bir not aldı.)
- Wir gingen spazieren, obwohl es regnete. (Yağmur yağmasına rağmen gezmeye gittik.)
7-) Damit : -mesi için / -sın diye
- Stefanie lernt Spanisch, damit sie die Spanier versteht. (Stefanie, İspanyolları anlayabilmesi için İspanyolca öğreniyor.)
- Ich habe eine Einkaufsliste, die ich geschrieben habe, damit ich nichts vergesse. (Hiçbir şeyi unutmamak için yazdığım bir alışveriş listem var.)
- Ich lerne Deutsch, damit meine Freundin mich versteht. (Kız arkadaşım beni anlasın diye Almanca öğreniyorum.)
- Wir kaufen einen Saugroboter, damit die Wohnung schneller sauber wird. (Dairenin daha hızlı temizlenebilmesi için bir vakum robotu alıyoruz.)
😎 Während : -iken
- Während des Frühstücks liest Harald die Zeitung. (Harald kahvaltı sırasında gazete okur.)
- Während wir den Text gelesen haben, hast du mit deinem Handy gespielt. (Biz yazıyı okurken siz cep telefonunuzla oynuyordunuz.)
- Während er krank war, konnte er nicht arbeiten. (O hastayken çalışamadı.) ¢ ¢Während mein Vater schläft, kocht meine Mutter das Essen. (Babam uyurken annem yemeği pişiriyor.)
- Während meine Freunde im Garten spielen, mache ich meine Hausaufgaben. (Arkadaşlarım bahçede oynarken ben ev ödevlerimi yapıyorum.)
9-) Bevor : -madan/-meden önce
- Die Anwälte sprechen untereinander, bevor sie zum Gericht gehen. (Avukatlar mahkemeye gitmeden önce aralarında konuşuyorlar.)
- Du musst mit diesem Meister sprechen, bevor du ein Auto kaufst. (Bir araba satın almadan önce bu ustayla konuşmalısın.)
- Ich putze die Wohnung, bevor ich in den Urlaub fahre. (Tatile çıkmadan önce daireyi temizlerim.)
- Ich verabschiede mich von meinem Hund, bevor ich das Haus verlasse. (Evden çıkmadan önce köpeğime veda ediyorum.)
10-) Bis : kadar /-e kadar
- Ich kann nicht warten bis Ihr Lehrer zurückkommt. (Öğretmeniniz dönene kadar bekleyemem.)
- Ich muss bis zum Bahnhof zu Fuss gehen.(Tren istasyonuna kadar yürümek zorundayım.)
- Ich werde bis Ende Juni arbeiten. (Haziran sonuna kadar çalışacağım.)
- Es wird nicht bis ersten Septemberwoche regnen. (Eylül ayının ilk haftasına kadar yağmur yağmayacak.)